'Palu Ailesi' davasında buz kesen itiraf!
ATV ekranlarının reyting rekorları kıran programı Müge Anlı ile Tatlı Sert'deki Palu ailesi davasında yaşanan son gelişme tüyler ürpertti. 2018 yılının Aralık ayında Havva Palu, oğulları İsa Palu ve Fatih Palu ile birlikte kayıp kızı Meryem Tahnal'ı bulmak için soluğu Müge Anlı'da aldı. Kızı ve torununu arayan anne Havva Palu'nun anlattıkları tüm izleyenleri derinden etkiledi.Fakat hiç birşey anlatıldığı gibi değildi. Havva Palu 2011 yıllarında kızının kaybolması ile ilgili polise verdiği ifade de 'Diğer kızının eşi Tuncer Ustael'in kayıp olarak aranan Meryem Tahnal'ı cezalandırmak amacı ile ağaca bağlayarak işkence ettiğini ve uzun bir süre aç bıraktığını bu yüzden de rahatsızlanarak hayatını kaybettiğini' ve Meryem Tahnal'ın kızı Melike Tahnal'a 'içine cin kaçtı' iddiası ile eniştesi Tuncer Ustael tarafından zorla sirke ve ispirto içirildikten sonra hayatını kaybeden Melike'yi yıkandıktan sonra çarşafa sarıp gömdüklerini belirtmişti. Müge Anlı'nın bu yayını Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ihbar kabul edilmiş ve aile içerisinden 6 kişi gözaltına alınmıştı. 9 Ocak 2019 tarihinde gözaltına alınan aile bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. İşte Palu ailesi davasındaki son dakika gelişmeler...
Palu ailesinin ifadeleri ağızları açıkta bıraktı!
Tüm Türkiye'nin tüylerini diken diken eden Palu ailesi davasında yeni gelişmeler yaşanıyor. Hakim karşısına çıkan Palu ailesinden birbirinden ilginç itiraflar gelmeye başladı. Palu ailesinin hakim karşısında verdiği ifadeler..
Tuncer Ustael, "Kesinlikle Meryem Tahnal'ı biz öldürmedik. Olayın olduğu gece ben uyuyordum. Beni uyandırdılar, Meryem'in tuvalete gidip gelmediğini söylediler. Ben Sulh Ceza Hakimliğinde ve emniyette, 'Hava, Meryem'in cesedini buldu' demiştim. Ben Meryem'in maaşını çekip, kendisine verdim. Kartlarını kaybolduktan sonra hiç kullanmadım. O gece tuvalete çıkmış, geri dönemmiş. Bir daha da Meryem'i görmedim. Ben Meryem'e bir tokat atmış dahi değilim. Kocası ölünce onlara ben baktım korudum. Çocuklarına baktım, yemedim yedirdim" dedi. Daha sonrasında ise savcının 'İstanbul'dan neden geldiniz?' sorusuna "Meryem Tahnal'ın öldürülen eşinin bazı yakınlarının çocuklarıma karşı olan davranışları oldu. Benim çocuğum kaçırıldı. 30 gün hastanede kaldı. Çocuğumun kalçasından iğne çıktı. Bu olaylardan dolayı İzmit'e gelmek zorunda kaldım" yanıtını verdi. Hakkındaki büyü yaptığı ve bozduğu iddialarına karşı ise Tucer Ustael, "Ben büyü, muska işlerine kesinlikle inanmıyorum. Arabada yaşamamızın sebebi büyü değil, Merhem Tahnal'ın eşinin ailesinin tehditleridir. Biz bunlardan uzak durmaya çalıştık. Kendilerinin de polisle ilişkili olacağını düşündüğümden herhangi bir şikayette bulunmadım" cevabını vererek üstüne atılan tüm suçlamaları reddettiğini söyledi.
Havva Palu, "Sanık Tuncer benim damadım, diğer sanıklar da çocuklarımdır. Ölen Meryem de benim kızımdır. Kızım Meryem evlendikten sonra eşiyle sorunları oldu. Eve geri döndü. 2006 yılın da eşim, Meryem'in kocasını öldürdüğü için cezaevine girdi. 2008 yılında Tuncer Ustael, İstanbul İkitelli'de yaşarken bizi cinlerin sardığını, kendisinin bizi koruyacağını söyleyerek Körfez'deki evimize taşındı. Evdeki cinleri çıkaracağını söyledi. Bizi bunlarla korkuttu. Ayrıca Tahnal ailesinin bizim evimize gelip çatıya çıktığını söyledi. Ben bunları görmedim ama sesler duyuyordum. Bu dönemde Tuncer bizi korkutarak her şeyde kontrolü ele aldı. Ben eşimin maaşını çekerek ona veriyordum. Kira paralarını da ona veriyordum. Bu dönemde Tuncer cin çıkartmak için evi sirke ile yıkardı. Duvarların kireçlerini sökmüştü. Korktuğumuz için bir dönem Tuncer'in İstanbul'daki evine taşındık. Orada da benzer şekilde bizi korkutan olayları anlattı." dedi. Anne Havva Palu kızı Meryem Tahnal'ın eniştesi Tuncer Ustael tarafından şiddete maruz kaldığı belirtirken "2008 yılı Ağustos ayında arabada yaşamaya başladık. Tuncer sürekli olarak Meryem'i ölen eşinin ailesine bilgi vermekle suçluyordu. İstanbul'da yaşamaya başladığımız andan itibaren Meryem'i dövmeye başladı. Yüzüne ve kafasına vururdu. Sinirlendikçe kızım Meryem'i dövüyordu. İstanbul'daki evlerinde yaşamaya başladığımızdan beri aç bırakıyordu. Meryem'e 3 günde 1 tabak yemek veriyordu. Biz o dönemde her gün az az yemek yiyorduk. Ekonomik durumumuz olmadığını söylüyordu. Arabada yaşadığımız zamanlarda bu olaylar bu şekilde devam etti. Tuncer yine sürekli kızımı dövüyordu. Kızımı ağaca bağlamış ama ben görmedim sadece duydum" dedi.
Havva Palu kızı Meryem'in nasıl öldüğünü anlattı!
Havva Palu, "Meryem hasta olduğunu söyledi. Battaniye alıp yattı. Sonra baktığımda ölmüştü. 2-3 gündür 'hastayım' diyordu. Bir sesler duyduk, uğultular duyduk, baktık ölmüştü. Camiye götürüp yıkadığımda yüzünde ve vücudunda darp izleri gördüm. Meryem'i camide yıkadıktan sonra Tuncer ve İsa götürüp gömdüler. Beni 2 gün sonra mezarına götürdüler. Meryem'in bir hastalığı yoktu, sadece migreni vardı. Ölmeden önceki son 3 güne kadar Tuncer, Meryem'i hep dövdü, aç bıraktı. Açık ve soğuk etkisiyle kızım bitkisel hayatta gibi yaşıyordu. Dayaktan sonra Meryem halsiz kalmıştı. Biz zor şartların etkisi ile durumu idrak edemedik. Biz kızıma yardım edemedik. Tuncer'den korkuyorduk. Kızım öldükten sonra eve geldiğimiz zaman bizi ayrı odalarda tutuyordu. Bizi bazen aç bırakıyordu. 2011 yılında Tuncer hapse girdikten sonra ben polise gidip her şeyi anlatmıştım. Bizi odalarda tutarken aç bıraktığı zamanlarda telefonla birileriyle konuşup bizimle alay ederdi. 'Bunların evini sattım, aç bıraktım, susuz bıraktım' diye konuşurdu. İsa'da bende de akıl bırakmamıştı. Benim adıma öyle terbiyesiz şeylerin olduğu bir kağıt yazıp İsa'ya imzalatmış. İsa aklı başında olsa o kağıdı imzalar mı?" dedi.
Ablamın üzerine toprak attım!
Cinayete kurban giden Meryem Tahnal'ın erkek kardeşi İsa Palu verdiği ifadede savcıların ağızını açıkta bıraktı. İsa Palu, "Annemin verdiği ifadeye katılıyorum. Her şey annemin anlattığı gibi oldu. Maktul gömülürken ben de oradaydım. Üzerine toprak attım. Meryem kış ayazında dışarıda da yatıyordu. Biz arabada yatarken o dışarıda yatıyordu. Öldüğünde Tuncer'in isteği ile karakola gidip kaybolduğunu söyledik. Ben kardeşim Meryem'e hiç vurmadım. Sadece Tuncer kendisine vurmuştur. Aç bırakma iddiası doğrudur. Ölüm anında ben de oradaydım. Ablamın ölüm anında ağzından köpük gelip gelmediğini hatırlamıyorum. En son ölmeden 2-3 gün önce Tuncer ablamı darp etmişti. Sırtına ve kafasına vuruyordu. İstanbul'da kaldığımız dönemden itibaren Tuncer ablamı hep darbetti. Ablamın belirli bir hastalığı yoktu. Sadece migren olduğunu biliyordum. Tuncer, Meryem'i ölmeden önce ayağından ağaca bağlamıştı. Sanık Tuncer evimize geldikten sonra gece ve gündüz karanlık şeyler görüyorduk. Ablamı gömerken kullandığımız kazma küreği bir nalburdan satın aldık. Ablam öldükten sonra da kredi kartını Tuncer kullanıyordu. Tuncer, Meryem'i öldüreceğinden bize bahsetmedi, biz bilmiyorduk. Biz Tuncer'in, Meryem'e kötü muamelede bulunmasına karşı çıkıyorduk. Ama bize işime karışmayın diye kızıyordu" dedi.
Annem yalan söylüyor!
Suçlamaların ilk odağı olan Tuncer Ustael'in eşi yani Meryem Tahnal'ın kız kardeşi Emine Tahnal, yapılan suçlamaların hiçbirini kabul etmeyerek "Biz arabada yaşarken Meryem tuvalete gitmek için araçtan ayrıldı ve bir daha gelmedi. Sabaha kadar aradık, bulamadık. Ablamın kaybolması üzerine polise gittik. Ablamın eşim Tuncer tarafından darp edilip aç bırakıldığı ve öldürüldüğü iddiası gerçek dışıdır. Annem Hava, kardeşlerimden korktuğu için bu iddiaları söylüyor. Annem yalan söylüyor. Tuncer cezaevindeyken annem polise gitmedi, bu da onun yalan söylediğini gösterir" şeklinde ifade verdi.
Fatih Palu, "Annem, kardeşlerim İsa ve Ayşe'nin beyanlarına katılıyorum. Ablamı darbeden Tuncer Ustael'dir. Benim ve diğer yakınlarımın herhangi bir darbetme olayı olamamıştır. Tuncer Ustael ablam Meryem'i darbediyordu, ancak sıklığını hatırlamıyorum. Ben maktulün ağaca bağlandığını görmedim. Evin çatısından bazen sesler geldiği oluyordu. Tuncer bu anlarda bizi duaya kaldırılıp, çatından ve pencerelerden uzak durmamızı istiyordu. Ölümün ardından Tuncer oturduğumuz evi başkalarına sattı, bundan bizim haberimiz sonra oldu. Evde kendi aramızda konuştuğumuzda bizi cezalandırıyordu. Tuncer cin çıkarmak için duvarları kazmamızı istedi. Biz de yaptık" dedi.
Ayşe Palu ise "Ablam ölmeden önce çimenlikte oturuyordu. Yere yattı ve hareketsiz kaldı. Vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar vardı. Ölmeden önce bitkin ve baygındı. Arabada 2-3 ay kaldık. Eniştem sürekli ablamı darbediyordu. İstanbul'da kaldığımız dönemde de Tuncer ablam Meryem'i hep darbediyordu. Eliyle yüzüne, kafasına ve sırtına vuruyordu. Aynı dönemde ablamı aç da bırakıyordu, 2-3 günde bir yemek veriyordu. Biz engel olmak istiyorduk ama Tuncer 'Siz karışmayın' diyordu. Ablam bir gece çimenlikte otururken birden öldü. Ölmeden önce de bitkin durumdaydı. Daha sonra Tuncer'in ısrarı ile ablamı gömdüler ve karakola gidip kayıp başvurusu yaptık" şeklinde konuştu.
08-04-2019 Yazar Hakkında